Fiziksel veya duygusal travmalar sonucunda ruh parçasının bedenden ayrıldığına inanılır. Bu da yaşam neşesini yitirmeye, ruhsal gelişimin durmasına neden olur. Kadın danışanımı hatırlıyorum, “Sanki canlı cenazeyim, yaşıyor muyum yaşamıyor muyum farkında değilim. Çok çabuk hastalanıyorum. Parasal anlamda da büyük sıkıntı yaşıyorum. Yaşam durmuş gibi” diye yakınıyordu. Antidepresan kullanan danışanın aura alanına baktığımda gerçekten zamanın durmuş gibi olduğunu, hiçbir şey yapmak istemediğini gördüm.
Ruh kaybı olduğunu hissettim. Enerji çalışmalarına başladık. Ruhunu kaybeden kişi; kronik stres yaşar, bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle çok sık hastalanmaya meyillidir. İçsel boşluğunu alışveriş, yemek, alkol, sigara gibi bağımlılık yapan şeylerle doldurmaya çalışır. Paraya ve mala çok fazla değer vermeye başlar. Koma durumu veya bitkisel hayatta kalmak da ruh kaybına yol açabilir. Kaybolan ruh, koptuğu parçası ile birleştikten sonra gerçek yaşama dönebilir, kişi dengeli bir hayat sergileyerek mutluluğu ve huzuru bulur.